Meyve ve Sebzeler Bitkisel Midir? Bir Günün Sorusu, Bir Hayatın Düşüncesi
Kayseri’de yaşam, bazen bana karmaşık gibi gelen bir basitlik sunuyor. Şehri tanıdıkça, insanları, alışkanlıkları, hayatın ritmini o kadar içine işliyor ki… Bazen bir sorunun peşinden giderken, kendimi o kadar derin düşüncelerin içinde buluyorum ki. Bugün de öyle oldu. Her zamanki gibi sabah yürüyüşümü yaparken, bu soruya takıldım: “Meyve ve sebzeler bitkisel midir?” En basit soru gibi görünüyor, ama bir yanda o kadar büyük bir anlam taşıyor ki, düşündükçe kayboluyorum. Hem kendimi tanıdım, hem de doğayı…
Bir Pazar Sabahı ve Bütün O Hayal Kırıklığı
Pazar sabahı, Kayseri’nin o sessiz sokaklarından birinde yürürken, markete doğru ilerliyordum. Sebze tezgâhları sabahın erken saatlerinde yeni yeni şekil almaya başlamıştı. Taze taze sıralanmış domatesler, yeşil biberler, narlar ve elmalar… O kadar canlılardı ki. Ama tam o an, tam o market köşesinde, bir düşünce belirdi kafamda: “Meyve ve sebzeler gerçekten bitkisel midir? Gerçekten doğanın parçası mı?” Sorunun basitliğiyle bile içim karardı. Çünkü her şey, içsel bir hayal kırıklığının esiri haline gelmişti. Çevremdeki her şey ne kadar taze ve doğal görünse de, bu sorunun zihnimde yarattığı karmaşa, bana başka bir gerçeklik gibi gelmeye başladı.
Doğanın Gerçek Yüzüyle Yüzleşmek
O sabah yürüyüşümde, soruya cevap aramaktan çok, aslında bir iç yolculuğa çıkmıştım. Meyve ve sebzeler bitkisel midir sorusu, aslında hayatıma dair bir sorgulama gibiydi. Hayatımda o kadar çok şey değişmişti ki, bazen basit bir şeyin bile anlamını sorgulamak zorlaşıyor. Sebzeleri, meyveleri düşündüm. Evet, onlar doğanın birer parçası, belki de bu dünyada aldığımız en sade, en saf hediyeler. Ama ya biz onları yeterince doğru değerlendirmiyorduk? O an, bir an için nehir gibi akıp giden zamanın içinde kaybolmuş gibi hissettim. Meyve ve sebzeler sadece doğanın bir ürünü, bir bitki mi yoksa hayatımızda daha büyük bir yerleri var mıydı? İşte bu düşünceler, beni bir anlam karmaşasına sürüklüyordu.
Bir Yudum Meyve, Bir Parça Umut
O sabah, eve dönerken, pazardan aldığım birkaç domatesi ve narı mutfağa koydum. Bazen hayat, en basit şeylerde gizliymiş gibi hissediyorum. Taze narı keserken, kokusu ve renginin içimi nasıl ferahlattığını fark ettim. Bir yudum meyve, bir parça umut gibi. Sebzelerin, meyvelerin sadece yemek olarak değil, duygusal bir güç kaynağı olarak hayatımıza girmesi, belki de bizim onlara bakış açımızı değiştiren bir şeydir. Çünkü biz insanlarız; duygusal varlıklarız. Ve belki de doğa, tüm bu meyve ve sebzelerle bizim içsel dünyamıza dokunuyor. İşte o an, “Evet, belki de meyve ve sebzeler sadece bitkisel değil, bir parça insanîdir de!” diye düşündüm. Çünkü onlar, sadece doğadan gelen gıda değil, aynı zamanda bir bağ kurma aracıdır, bir duygu aracıdır.
Hayatın Basit Sorularına Derin Cevaplar
Günlük yaşamda, “Meyve ve sebzeler bitkisel midir?” sorusu gibi basit gibi görünen ama aslında çok derin bir soru hayatımızı nasıl şekillendiriyor? Çevremizdeki her şeyin anlamını sorgularken, bazen kayboluyoruz. Bazen o kadar yoğunlaşıyoruz ki, en doğal şeyler bile bize yabancılaşıyor. İşte, belki de bu yüzden hayal kırıklığının ardından yeni bir umut doğuyor. O sabah, domatesleri, narları ve biberleri mutfağımda yerleştirirken, birden fark ettim: Evet, doğa ve insan arasında güçlü bir bağ var. Meyve ve sebzeler gerçekten bitkisel olabilir ama onlarla kurduğumuz bağ, aslında insanî bir şey. Belki de her gün biraz daha doğaya yaklaşmamız, basit sorularla hayatı derinlemesine keşfetmemiz gerekir.
Sonunda Ne Buluyorum?
Ve işte o sabah sonunda ne buldum? Meyve ve sebzelerin bitkisel olup olmadığını sorgulamak, aslında bir tür hayal kırıklığıydı. Çünkü doğal hayat, hiçbir zaman basit ya da net değil. Ne kadar basit bir soru sorsam da, cevabı o kadar derin ve duygusal. Bazen insanlar, doğayı sadece gıda için var sanıyorlar, ama aslında o, bizim duygularımıza, ruhumuza dokunan bir şey. Doğa ile kurduğumuz her bağ, içsel dünyamızda bir değişim yaratıyor. Bu yüzden, meyve ve sebzelerin bitkisel olup olmadığını sormak, kendime bir yolculuk yapmamı sağladı. Belki de önemli olan, sadece doğanın parçası olmak değil, o parçada kendini bulabilmektir.